SporTeknolojiVideo

Dünya Kupası Topları 1930 – 2010

4 Yılda bir yapılan Dünya Kupaları, yaklaştığında, nasıl bir kupa olacağının yanında, nasıl bir topla oynanacağına dair bir merak uyandırıyor. Bugüne kadar bir çok efsane top, Dünya Kupalarında yer aldı. Bazıları çok eleştirilirken, bazıları da çok beğenildi. Topların tasarımları değiştirildiği gibi, üretim teknolojileri de geliştirildi. Önce meşinden yapılma dikişli, voleybol topunu andıran toplar, ardından klasik tasarım dikişli toplar, ardından dikiş ve deri tasarımı değiştirilen toplar, bir ara ısı ile yapıştırılan toplar, ve tekrar dikişli toplara dönüş; işte 1930’dan beri dünya kupalarında oynana topların evrimi…

Bildiğimiz gibi ilk Dünya Kupası 1930’da Uruguay‘da düzenlendi. O dönemlerde kullanılan toplar da meşin toplardı. İşte Uruguay’da ve daha sonraki yıllarda oynanan meşin top.

yukarıda gördüğünüz topun adı Tiento idi. Tiento, Latin Amerikalıların bu deri parçalarını dikmek için kullandıkları sicimin adı. Sübab henüz bulunmadığından maç esnasında arada bir topu şişirmek gerekiyordu ve yağmurlu havalarda saf deri su çekiyor ve ağırlaşıyordu. Önce sentetik boyalarla su geçirmesi engellenmeye çalışılmış ve sibop icat edilerek top şişirme derdi ortadan kaldırılmış.

1960’lı yıllarda Adidas bir atılım yaparak sentetik toplar üretmeye başladı. Bu Toplar hem sübabı olan hem su geçirmeyen hem de daha yuvarlak toplardı. Hepimizin kafasındaki klasik top imajı bu toplarda kullanılan beşgen ve altıgenlerin birbirine dikilmesi ile oluşturuldu. Artık ışıklandırmalı stadlarda gece maçları yapıldığı için toplar çoğunlukla beyaz yapıldı. Adidas’ın ürettiği bu ilk topa 1962‘de Şili‘de gerçekleştirilen Dünya Kupasına atfen Santiago adı verilmiş.

İşte bu yukarıda gördüğünüz topun üretilmesinden sonra, FIFA ve Adidas, 1970 Dünya Kupası topunun üretilmesi için anlaşmaya varmışlar.

1970 Yılında üretilen topun adı ise Telstar. Star of the Television cümlesinden türetilmiş. Çünkü Meksika 1970 Dünya Kupası televizyondan canlı yayınlanan ilk Dünya Kupası idi.

Telstar o güne kadar yapılmış en yuvarlak toptu. 12 Siyah Beşgen ve 20 Beyaz altıgen ile hem birbirine daha iyi kaynaşmış paneller kullanılmış hem de topun daha iyi görülebilmesi sağlanmıştı.

Almanya 1974′te 2 adet top kullanıldı, bu topların 1970 yılında üretilen Telstar’dan hiç bir farkı yoktu. İlk top yine siyah beyaz olarak üretilmiş ve üzerindeki yazılar siyah harflerle yazılmıştı. Diğer top ise aynı topun tamamen beyaz olanıydı.

Siyah Beyaz topun adı Telstar Durlast, Beyaz topun adı ise Chile Durlast.

1978 Yılında Dünya Kupası Arjantin‘de düzenlendi. Dolayısıyla topun adı Arjantin Ulusal Dansı’ndan alına Tango oldu. Tango’daki altıgenlerin üzerine Triad adı verilen üç uçlu şekiller yerleştirildi.

Bu şekiller topun üzerinde 12 tane daire oluşturmuş oldu. Tango önceki toplara göre hava şartlarına daha iyi uyum sağlayabiliyordu ve daha dayanıklı idi. Bu sayede Olimpiyat oyunları ve Avrupa Şampiyonasında da bu topla oynandı.

Ve geldik İspanya 1982 Dünya Kupasına; Adidas Tango’nun yeni versiyonu ile karşımıza çıktı. Adidas’ın ürettiği son deri top  Tango Espana idi. Tango’dan görünüm olarak farkı olmamasına rağmen üretim tekniği açısından ileriydi. Dikişleri sayesinde topun su geçirmemesi sağlanmıştı. Tango’nun Tango Mundial, Tango İndoor, Tango Alicante ve Tango Malaga modelleri üretildi.

Meksika 1986 Dünya Kupası ise top üretim teknolojilerinde bir devrime şahitlik etti. Adidas’ın ürettiği ilk sentetik malzemeli top Azteca ortaya çıktı. Su geçirme oranı çok çok düşük, Adicron denilen 4 katmandan oluşan son derece dayanıklı bir toptu. 12 adet daireyi oluşturan Triad’larda yerel Aztek motifleri yer alıyordu. Azteca Puelbo ve Azteca Acapulco modelleri de üretildi.

İtalya 1990 Dünya Kupasında ise ETRUSCO Unico ortaya çıktı. Azteca ile çok benziyordu. Ancak sentetik sünger kullanımı il birlikte su geçirmesi tamamen engellenmiş oldu. Ve daha hızlı bir top haline getirildi. ismini de İtalyanların Atası olduğu kabul edilen, günümüzde de Türk olup olmadıkları tartışılan Etrüsklerden almıştı. Triadların içindeki Aslan başları da Etrüskleri simgeliyordu.

Amerika 1994 Dünya Kupası yeni bir teknoloji ile üretilen toplarla oynandı. Polietilen sünger ile kaplanan toplar daha yumuşak ve kontrolü kolay toplar haline geldi. Oyuncular daha isabetli ve sert şutlar çekmeye başladı. Triadlar üzerindeki desenler uzay çağını çağrıştırıyor ve bir uzay teknolojileri ülkesi olan Amerika’yı simgeliyordu. Adı ise quest for the stars cümlesinden türetilmişti.

Fransa 1998 Dünya Kupası da bir ilke şahit oldu. Dünya Kupalarının ilk renkli Topu kullanıldı. Adidas Tricolore sentetik köpük adı verilen bir malzeme ile kaplanmıştı. Triadların içerisinde Fransa renkleri ve Horozdan dizayn edilmiş şekiller yer alıyordu.Ayrıca Tango’dan beri yapılan dizaynların son temsilcisi idi.

Geldik 3. Bitirdiğimiz 2002 Kore-Japonya Dünya Kupası‘na. Topu bir Hasan Şaş’ın, bir İlhan Mansız’ın, bir Ümit Davala’nın ve tabi ki Hakan Şükür’ün ayağından ağlara giderken gördük. Çok sevindik. Bu topun adı Fevernova idi. Adidas’ın Tango dizaynından sonra ilk değişik topu olma özelliğine sahip Fevernova kanguru derisinden yapılmıştı. Üzerinde iki adet renkli ve parlak triad vardı. Asya kültürünü simgeliyordu. Ayrıca Adidas Futbol labratuarlarında test edildiğinde rüzgardan en az etkilenen ve en iyi kontrol edilebilen top olduğu kanıtlandı. Ancak Dünya kupası süresince, oyuncular bu topun hafifliğinden, kaleciler ise çok çabuk yön değiştirdiğinden şikayetçi idi. Hakan Şükür’ün balon gibi top benzetmesini hala hatırlıyoruz.

İtalya’nın şampiyonluğu ile sonuçlanan ve Almanya’da düzenlenen 2006 Dünya Kupası’nın topu Adidas TeamGeist ise belki en fazla tartışılan top oldu. Bu toptan kimse memnun kalmadı desek yeridir. Tarihte belki uzaktan şutlarla en çok gol atılan turnuva oldu, çünkü top giderken diagonal bir hat takip etmiyordu. Oliver Kahn yediği goller sonrasında topun sürekli döndüğünü işaret etmişti. Kesik yüzlü sekizgen adı verilen bir şekil ile dikişsiz ısı ile birleştirilmiş bir toptu. Teamgeist ise takım ruhu anlamına geliyordu. Topun en önemli özelliği ise neresine vurulduğunun bir önemi olmaması idi, çünkü top vuruşun yapıldığı yerden bağımsız hareket ediyordu.

2010 Güney Afrika Dünya Kupası : Jabulani, Güney Afrika kabilelerinin birinin dilinde kutlama anlamına geliyor. Bu güne kadar dizayn edilen en yüksek teknolojiye sahip top. Top özel teknolojiler sayesinde kusursuz yuvarlaklığa ulaşmış durumda. Ayrıca 3 boyutlu bir görünümü var çünkü dışında hava kanalları mevcut. Bu da topun aerodinamik bir yapısı olduğu anlamına geliyor ki bu bu güne kadar görülmüş bir şey değil.

Topun kusursuz teknoloji ile üretilmiş olması bir şey ifade ediyor mu ? Bizce etmiyor. Çünkü, hem kaleciler hem oyuncular, topun kafasına göre hareket ettiğini söylüyorlar. Kimse bu durumdan memnun değil. Adidas’ın anlaşmalı olduğu futbolcular ise topu öve öve bitiremiyor. Önümüzdeki yıllarda klasik toplara dönüş olursa hiç şaşırmayın.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Benim en sevdiğim şuanda da Clasic diye tabir edilen 1970’deki top tabiki.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu